İçeriğe geç

Her Nereye Gidersen Git…

Her Nereye Gidersen Git...

Dünyanın neresine gidersen git, kendinle karşılaşacaksın…

Hep kendinle olan mücadelende, gitmeye çalıştığın noktada, neredeysen aslında oradan bir milim uzaklaşmadığını hissedersin.

Her nereye gidersen git…

Çünkü insan eksik, yarım ve faydasız…

Ve cüzi aklıyla öyle yoksul ki…

İnsanların gitmek isteği kendi yoksulluğu ve gidemeyişi ve hatta olmayışlarının saçlarını okşaması gibidir.

Yazık ki insanlar, gitmek denilen çarenin en gerisinde arıyor kalmak telaşını.

Ben, ömrüm boyunca bu cüzi aklımla, hep gitmek istedim kendimden.

Her kalışımda kendime küfürde yaşadım. Yandım, yandım ama kahkaha attılar her yanışımda…

Çünkü beni söndürecek hep birileri var zannederek, okşamasıyla yine yanmış saçlarımı uzattım onlara…

Ama onlar yoktu ki. Ve bunu bile bile saçlarım tutuşa kavruldu. Herkes seyretti…

İşte o kaldığım ve gitmek istediğim noktada fakat ne zarar…

Kalmak istiyorum desem beni kim tutar ki? Gitsem de orada beni tutacak insanları oluşturmak, kalmak… Kalmak endişeme yanıt vermiyor…

İnan çok küstüm ben hayata… Öyle böyle değil… Aşkmış, sevdaymış, paraymış, malmış, mülkmüş…

Oh denilen köy aramaktan inan tükendim. Ama her tükenişimde bir tükenmemiş beyaz nokta aradım durdum…

İnan herkesin işi gücü var. Çünkü insanlarım dediğim herkes, yaşamak macerasını öyle hayallerle süsledi ki…

İşte o hayallerin süs paraları çok pahalı… Eğlenceli hale getirmek için, erirken insanoğlu…

Hep yanıldığının, o soğuk elleri olan annenin damarsız okşamasıyla karşılaşıyor…

Herkesin işi var elbet, evet yaşamak için… Ama asla yaşatmak için değil…

Deriz ki utanmadan “başımı sokacak bir evim olsun”, deriz ki utanmadan “bir lokma ekmek yeter”…

Ama yetmiyor… Yetmemiş olacak ki, kimse yok… Herkes o süslü püslü hayallerinin bedelini ödemeye gitti.

O, bir lokma ekmek soğusa da taş gibi, olsun biz yenisini alırız. O bir lokma ekmeği…

Ah gülüm, hamdım, piştim, yandım… Yanmakta buldum her şeyi…

Yanmanın, o söndürülmemenin, o vurdumduymazlığın o senfonisi öyle ağır ki, öyle telaşlı ki… Her notası…

Sınırda kalmış, yarı çıplak, memeleri yerinden sökülmüş o kölelerin feryadı, kurşuna dizilmiş insanların suskunluğu… Ve şuuraltı feryat…

Ah gülüm gitmek o kadar kolay ki…

Melon Şapka

Melon Şapka
Melon Şapka
5 1 +Puan
Yazıya Yıldız Vermek İster misiniz?
Abonelik
Bildir
guest

0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm Yorumları Göster...
0
Düşünceleriniz Bizim İçin Çok Önemli... Yorum Yazmak İster misiniz?x