İçeriğe geç

İçindeki Çocuğu Bulmak

İçindeki Çocuğu Bulmak

“Gençlik, gençlerin elinde heba ediliyor” sözünü sık sık duyarız. Kaygısız çocuklar olarak oyun zamanının, hayal gücünün ve günlük anlarda neşe bulmanın basit zevklerini hafife aldık.

Yazar George Bernard Shaw’un dediği gibi: “Yaşlandığımız için oyun oynamayı bırakmayız; oyun oynamayı bıraktığımız için yaşlanırız.” Çocuksu merakımızı hatırlamanın derin bir bilgeliği vardır.

Bir yetişkin olarak içinizdeki çocukla bağlantı kurmanın zihinsel sağlığınız, ilişkileriniz ve genel refahınız üzerinde derin faydaları olabilir. Çocukken hissettiğiniz masumiyet, yaratıcılık ve macera duygusuyla yeniden bağlantı kurmanın yollarını bulmak, hayatınıza daha fazla hafiflik, kahkaha ve anlam getirebilir.

Bu makalede, yoğun yetişkin yaşamlarımızda içinizdeki çocuğu nasıl yeniden keşfedeceğinizi araştıracağız. Konular şunları içerir: Çocukluğun büyüsünü hatırlamak, yetişkinlik baskılarının üstesinden gelmek, içinizdeki çocuğu oyun ve yaratıcılık yoluyla beslemek, içinizdeki çocuğu geçmiş yaralardan iyileştirmek ve çocuksu neşeyi günlük yaşamınıza entegre etmek.

İçinizdeki özgür ruhlu çocuğu yeniden uyandırmak, stresi hafifletmeye, hayal gücünü harekete geçirmeye, ilişkilerinizi güçlendirmeye ve hayatı daha eğlenceli hale getirmeye yardımcı olabilir. İçinizdeki çocuğun oyun oynamasına nasıl izin vereceğinizi keşfedelim!

Çocukluk Masumiyetini Hatırlamak

Çocukluğa genellikle masumiyet, açıklık ve yaratıcılık dönemi olarak bakılır. Çocukken günlerimiz hayal gücüyle, hayallerle ve etrafımızdaki dünyaya dair merak duygusuyla doluydu. Ayrıntılı oyunlar icat eder ve saatler süren tasasız oyunlarda kendimizi kaybederdik. En sevdiğimiz çocukluk anılarımızın çoğu, ifade ettiğimiz saf, dizginsiz yaratıcılıktan kaynaklanır.

Evlerimizin arkasındaki ormanda karmaşık kaleler inşa ederek geçirdiğimiz hafta sonlarını, hayali ev veya okul oyunları oynayarak geçirdiğimiz öğleden sonraları ve gece gökyüzüne bakarak bulutların büyülü şekiller ve karakterler olduğunu hayal ederek geçirdiğimiz akşamları sevgiyle düşünebiliriz. Çocukluk oyunları genellikle hayal gücümüzü özgür bırakmaya odaklanıyordu. İster galaksinin uzak köşelerini keşfeden astronotlar, ister kulelerden kurtarılmayı bekleyen prensesler olalım, kendi yarattığımız hayali dünyalarda yaşadık. Bu rol yapma yeteneği, güvenli, yargılamadan uzak bir alanda öğrenmemize, denememize ve karmaşık duygular üzerinde çalışmamıza olanak sağladı.

Çocuklukta yaratıcılık nefes almak kadar doğal bir şekilde ifade ediliyordu. Sanat eserlerimizi veya müzik yeteneklerimizi yargılamadık. Biz sadece kalbimizden ve zihnimizden bir şeyler yaratma eyleminden keyif aldık. Duvarları kaplayan parmak boyama şaheserleri, ebeveynlerimiz için ev yapımı doğum günü kartları ve kardeşlerimiz ve arkadaşlarımızla birlikte şarkı söylemek tamamen neşe dolu bir yerden ortaya çıktı. Çocukken, teknik veya beceriye aldırış etmeden özgürce dans ederdik. Günlerimizi, iş ile oyun arasında çok az ayrım yaparak, meraklı gözlerle yaşadık.

Yetişkinlik Baskıları

Yetişkinler olarak üzerimize yüklenen sorumluluklar ve beklentiler bazen ağır gelebilir. Çocukken asıl görevlerimiz okula gitmek ve eğlenmekti. Ancak yetişkinler olarak işin, ilişkilerin, mali durumun, ev geçindirmenin ve daha fazlasının baskılarıyla uğraşırız.

Çocukluğun tasasız günleri, gelecekle ilgili fazla endişe duymadan hayal gücüne, oyuna ve keşfetmeye izin verdi. Ancak yetişkinlik beraberinde pek çok yük, yükümlülük ve stres getirir. Kendimizi ve ailemizi geçindirmek için para kazanmak birincil endişemiz haline geliyor. İş güvenliği, ipotek veya kira, vergiler, emeklilik tasarrufları ve diğer mali baskılar konusunda endişeleniyoruz.

Yetişkin ilişkileri de olgunlukla birlikte daha karmaşık hale gelir. Bir evliliği veya birlikteliği etkili iletişim ve uzlaşmayla beslemek çaba gerektirir. Çocuk sahibi olmak büyük bir mutluluk ve sorumluluk getirir. Yoğun programların ortasında arkadaşlıkları ve aile ilişkilerini sürdürmek bazen zordur.

Yetişkinler olarak bu kadar çok baskı ve görev varken, çocukken tanıdığımız özgürlük, yaratıcılık ve merakla bağımızı kaybetmek kolaydır. İçinizdeki çocuk, dünyayı yeni gözlerle görmeye, basit zevklerin tadını çıkarmaya ve hayatı coşkuyla kucaklamaya dönüşü temsil eder. Yetişkinlik sorumlulukları arasında denge ve neşe bulmak, çocuksu ruhumuzla bağlantıda kalmamıza yardımcı olur.

İçindeki Çocuğu Bulmak
İçindeki Çocuğu Bulmak

İçinizdeki Çocukla Yeniden Bağlantı Kurmak

Yetişkinler olarak, bir zamanlar somutlaştırdığımız çocuksu neşe ve merakla bağımızı kolaylıkla kaybedebiliriz. Yetişkinliğin kariyer, ilişkiler ve ev idaresi gibi sorumlulukları hepimizdeki o parlak gözlü gençlik ruhunu karartabilir. Ancak içinizdeki çocukla yeniden bağlantı kurmanın zihinsel sağlığınız, yaratıcılığınız ve genel refahınız üzerinde derin faydaları olabilir. İşte içinizdeki çocukla bir kez daha temasa geçmenizi sağlayacak bazı fikirler:

  • Oyuna zaman ayırın. Size keyif veren eğlenceli aktivitelere katılmak için her gün veya hafta zaman ayırın. Oyunlar oynayın, oturma odanızda dans edin, bloklarla veya legolarla inşa edin, oyun alanlarına gidin ve ekipmanlara tırmanın, parmak boyası yapın veya boyama kitaplarını boyayın. Başkalarının düşüncelerine göre oyununuzu sansürlemeyin.
  • Hayal gücünüzü harekete geçirin. Hayal gücümüz yeni olasılıkları hayal etmemize yardımcı olur. Çizim yapın, hikayeler yaratın, hayal kurun, rol yapın, giyinin. Yaratıcı aktiviteler yaratıcılığın kilidini açmaya yardımcı olur.
  • Merak duygunuzu bulun. Yeni başlayanların zihni aracılığıyla etrafınızdaki küçük mutlulukların farkına varın. Bulutlara bakın, çiçekleri ve böcekleri yakından inceleyin, güneşin doğuşunu izleyin. Etrafınızdaki güzelliklere hayran kalmanıza izin verin.
  • Sık sık gülün. Kahkaha bizi saf neşeye bağlar. Komik filmler izleyin, şakalar yapın, kahkahayı tetiklemek için çevrimiçi mizahi içerikler arayın. Yüksek sesle ve yürekten gülmekten korkmayın.
  • Yaratıcılıktan yararlanın. Resim yapın, dans edin, şarkı söyleyin, hikaye yazın, müzik çalın. Yaratıcı kendini ifade etme, içinizdeki çocuğu yönlendirir. Yargılamayı bırakın ve yaratıcı enerjinizin özgürce akmasına izin verin.
  • Doğada vakit geçirin. Ormanda yürüyüşe çıkın, toprağı kazın, bir ağaca tırmanın, yaprak ve kaya toplayın, bir dereye su sıçratın. Doğa oyun duygusunu uyandırır ve hayal gücünü besler.

Yetişkinliğin baskıları içinizdeki çocuğu bastırabilir. Ancak oyuna, hayal gücüne, yaratıcılığa, kahkahaya zaman ayırarak ve doğal merakınızı benimseyerek gençlik ruhunuzla yeniden bağlantı kurabilirsiniz. Bunu yapmak dünyanıza daha fazla hafiflik, neşe ve renk getirecektir.

Çocuksu Merak

Yetişkinler olarak, rutinlerimize ve sorumluluklarımıza kendimizi kaptırıp hayatı otomatik pilotta sürdürmek kolaydır. Ancak çocukların dünyaya dair inanılmaz bir merak duygusu vardır. Yetişkinler olarak acelemiz nedeniyle görmezden geldiğimiz böceklere, bulutlara ve diğer şeylere bakmak için dururlar. Bir yetişkin olarak çocuksu merakı geliştirmek, hayatı daha büyülü hissettirebilir.

Dünyayı yeniden bir çocuğun gözlerinden görmeye çalışın. Etrafınızdaki küçük ayrıntılara dikkat edin ve sıradan anlarda neşe ve merakı bulun. Örneğin, kaldırımda kırıntı taşıyan karıncaları izlemek için en son ne zaman durdunuz? Yoksa bulutlara bakıp içlerindeki şekilleri mi aradınız? Bu küçük anlar büyülenme duygumuzu tetikleyebilir.

Hayatınıza çocuksu bir merak katmak sizi daha hazır, daha dikkatli ve çevrenizdeki güzelliklere karşı daha minnettar kılabilir. Genellikle gözden kaçırdığınız şeylere dikkat edin. Bitmek bilmeyen sorularla dolu bir çocuk gibi “neden”i daha sık sorun. Ne kadar küçük veya “aptalca” olursa olsun, deneyimler konusunda heyecanlanmanıza izin verin. Özgürce ve kolayca gülün. İçinizdeki çocuğun geniş gözlü merakını besleyerek dünyanıza daha fazla renk ve canlılık katabilirsiniz.

Şakacılık

Çocukların en önemli özelliklerinden biri, doğal oyunseverlikleri ve eğlenebilme yetenekleridir. Yetişkinler olarak sorumluluklara ve günlük streslere kapıldıkça bu neşeli ruhu kaybetme eğiliminde olabiliriz. Ancak içinizdeki çocukla yeniden bağlantı kurmak size oyun oynamaya, aptal olmaya ve merak duygusuyla hayatın tadını çıkarmaya zaman ayırmanızı hatırlatır. Oyun, stresi azaltmak, yaratıcılığı harekete geçirmek, bağlantılar kurmak ve hem bedeninizi hem de zihninizi çalıştırmak için gereklidir.

Şakacılığı benimsemek, kendinizi fazla ciddiye almayı bırakıp sadece anda kalmanızı sağlar. Tıpkı bir çocuk gibi, kendinize hata yapma ve kusurlu olma iznini veriyorsunuz. Oyun size her şeyi fazla düşünmemeniz gerektiğini, bunun yerine hayata açıklıkla yaklaşmanızı hatırlatır. Sizi içinizdeki çocukla yeniden buluşturacak eğlenceli aktivitelere yönelik bazı öneriler şunlardır:

  • Etiketleme, saklambaç, seksek veya hayali oyun gibi çocukluk oyunlarını oynayın. Sadece eğlenmek için bir aktivite yapın.
  • Sanat, dans, hayal ürünü veya hikaye anlatımı yoluyla hayal gücünüzü harekete geçirin. İçinizdeki çocuğun yargılamadan oynamasına izin verin.
  • Baloncuk şişirmek, mini golf oynamak, trambolinde atlamak veya bloklar veya legolarla inşaat yapmak gibi basit şeylerden keyif alın.
  • Yüksek sesle ve özgürce gülün. Aptalca şakalar söyle. Seni gülümsetecek aptalca bir şey yap.
  • Oyun alanlarına, eğlence parklarına ve oyun salonlarına gidin. Hız trenlerine ve atlıkarıncalara binin. Şeker içeriğinden endişe etmeden pamuk şekerin tadını çıkarın.

Oyunun amacı sadece o anda eğlenmektir. Aşırı analiz etmeyin. Size neşe ve kahkaha getiren şeyleri takip edin. İçinizdeki çocuğun dışarı çıkıp oynamasına izin verin!

Yaratıcılığı Geliştirmek

Yetişkinler olarak, bir zamanlar çocukken özgürce ifade ettiğimiz yaratıcılıkla bağımızı kolaylıkla kaybedebiliriz. Yetişkinliğin sorumlulukları ve baskıları çoğu zaman yaratıcılığı hayatımızın arka koltuğuna oturmaya zorlar. Ancak içimizdeki çocukla yeniden bağlantı kurmak, yaratıcı potansiyelimizin bir kez daha ortaya çıkmasına yardımcı olabilir.

Yaratıcılığımızdan yararlanmanın bir yolu sanatsal ifadedir. Bir boya fırçası alın ve içinizdeki çocuğun kontrolü ele almasına izin verin, eserinizi fazla düşünmeden veya yargılamadan tuvale renk sıçratın. Parmak boyama, çocuksu bir yaratma sevincini kanalize etmenin bir başka harika yoludur. Kil ile heykel yapmak, çizim yapmak, renklendirmek ve el işi yapmak, keşfedilecek diğer sanatsal olanaklardır.

Yazmak aynı zamanda güçlü bir yaratıcı çıkış da olabilir. Hiçbir sınırlama veya özeleştiri olmadan, içinizdeki çocuğun bakış açısından serbest akışlı günlük tutmayı deneyin. Şiir, kelimelerin sayfaya serbestçe akmasına izin veren başka bir sanatsal yaklaşımdır. Hatta içinizdeki çocuğun bakış açısından bir kısa hikaye veya sahne bile yazabilirsiniz.

Müzik aynı zamanda ister dinleme, ister şarkı söyleme veya bir enstrüman çalma olsun, yaratıcılığa giden doğrudan bir yoldur. Siz şarkı sözlerini söylerken ve özgürce dans ederken içinizdeki çocuğun çalma listesini seçmesine izin verin. Şarkı bestelemek, melodiler mırıldanmak ya da saçma sözler uydurmak, çocukların doğuştan sahip olduğu müzikaliteyi harekete geçirir.

Anahtar, yargılamadan veya beklentiye girmeden, yaratıcı ifade için zaman ve alanı yaratmaktır. Sürecin saf neşesi, içinizdeki çocuğu kanalize edecek ve bir yetişkin olarak bağlantınızı kaybetmiş olabileceğiniz yaratıcı gücün kilidini açacaktır. Öyleyse o masum, yaratıcı iç alandan resim yapın, şarkı söyleyin, dans edin, yazın, el işi yapın ve oynayın.

İçinizdeki Çocuk Şifası

İçinizdeki çocukla yeniden bağlantı kurmak derin bir iyileşme ve kendini anlama olanağı sağlayabilir. Çocukken duygularımızı engellemeden ifade etmekte özgürdük. İçimizdeki çocuk, yıllar boyunca biriktirdiğimiz şartlanmalar veya travmalar olmadan, temel özümüzü ve gerçek benliğimizi temsil eder. Çocukluğunuzun masumiyeti, korkusuzluğu ve özgünlüğüyle temasa geçerek yetişkinliğin kalıplarını ve acılarını ortadan kaldırmaya başlayabilirsiniz.

İçinizdeki çocukla yeniden bağlantı kurmanın birçok yolu vardır. Doğada yalnız vakit geçirmek, dans etmek, hayal etmek, günlük tutmak ve oyun oynamak, uzun zamandır unutulmuş duyguları ve çocukluktan kalma anıları canlandırmaya yardımcı olabilir. Genç halinizle diyalog kurduğunuzu hayal ettiğiniz görselleştirme egzersizleri, empati ve bütünleşme yaratmanıza yardımcı olur. Sanat, müzik veya kum terapisi, tıpkı bir çocuk gibi, yargılamadan kendiliğinden yaratıcı ifadeye olanak tanır. İçinizdeki çocuk çalışması, bugün sizi hala etkileyen, çocukluktan kalma acıyı, başarısızlıkları veya karşılanmamış ihtiyaçları içerebilir. İçinizdeki çocuğa sevgi ve onay sunarak, erken yaşta oluşan utanç veya olumsuz inançlardan kurtulmaya başlayabilirsiniz.

Sonuçta içinizdeki çocuğu iyileştirmek, dünya yolunuza çıkmadan önce kim olduğunuzu yeniden keşfetmekle ilgilidir. Kendinizi kabullenmenizi, kaybolmuş ya da kırılmış hisseden parçalarınızı geri kazanmanızı ve daha fazla bütünlük ve neşeyle ilerlemenizi sağlar. İçinizdeki o masum kısımla yeniden bağlantı kurmak, gerçek benliğiniz gibi özgün, yaratıcı ve pişmanlık duymadan yaşama özgürlüğünü getirir. İçinizdeki çocuk, dizginsiz hayal gücü, oyun ve varoluşla nasıl iletişim halinde kalacağınızın planını taşır. Bu bilge ve özel parçanızdan öğrenerek iyileşme ve kendini anlama gelecektir.

Çocuksu Sevinçle Yaşamak

Yetişkinler olarak hâlâ çocuksu neşeyi günlük hayatlarımıza dahil edebiliriz. İşte bunu yapmanın bazı yolları:

  • Oyuna zaman ayırın. Her gün sadece eğlence amaçlı eğlenceli aktivitelere zaman ayırın. Baloncuk üflemek, uçurtma uçurmak, yaprak yığınlarının arasında zıplamak veya parmak boyamak gibi şeyler o çocuksu mucizeyi geri getirir.
  • İçinizdeki merakı geliştirin. Çocuklar doğası gereği meraklıdırlar ve her zaman “neden?” diye sorarlar. Yeni deneyimler arayın ve bunlara yeni başlayanların zihniyle yaklaşın. Öğrenmekten ve keşfetmekten keyif alın.
  • Yüksek sesle gülmek. Kahkaha bulaşıcıdır, bu yüzden kendinizi tutmayın. Sık sık göbek gülmenize izin verin. Aptalca çizgi filmler izleyin, şakalar yapın, yastık savaşı yapın. Gülmek stresi azaltır.
  • Kimse izlemiyormuş gibi dans et. Müziği açın ve vücudunuzun özgürce hareket etmesine izin verin. Oturma odanızda dans edin veya komik dans hareketleriyle komiklik yapın.
  • Kendinizi renklerle kuşatın. Evinizi ruhunuzu canlandıran parlak, canlı renklerle dekore edin. Renkli kıyafetler giyin. Canlı tonlara sahip yiyecekler yiyin.
  • Hayal gücünüzü keşfedin. Hayal kurun, fantastik senaryolar hayal edin ve sanat eserleri veya hikayeler yaratın. Yaratıcı oyun yaratıcılığınızı geliştirdi.
  • Her gün macerayı bulun. Günlük rutininizi yeni bir rotaya gitmek veya mahallenizi keşfetmek gibi küçük maceralara dönüştürün.
  • Basit zevkleri takdir edin. Su birikintileri, çiçekler, bulutlar, güneş ışığı gibi şeylerden keyif alın. Küçük mutlulukların farkına varmak hayatınıza daha fazla neşe katar.
  • Arkadaşlarınızla ve ailenizle eğlenin. Oyun buluşmalarına, oyun gecelerine ve içinizdeki çocuğu ortaya çıkaracak aktivitelere zaman ayırın.

Günlerinize daha fazla çocuksu neşe ve merak katmak için bilinçli bir çaba göstermek, içinizdeki çocuğu canlı tutar.

Daha önce de incelediğimiz gibi, içinizdeki çocukla yeniden bağlantı kurmanın zihinsel sağlığınız ve genel refahınız için derin faydaları olabilir. Çocuksu merakı, şakacılığı ve yaratıcılığı benimseyerek, hayatı daha fazla neşe, varlık ve özgün bir kendini ifade etme ile deneyimleme iznini kendinize verirsiniz.

Yetişkinliğin baskıları çoğu zaman bizi çocukken değer verdiğimiz parçalarımızdan vazgeçmeye zorlar. Ama içimizdeki çocuk hala içimizde yaşıyor ve yeniden keşfedilmeyi bekliyor. Yaratıcı oyunlara, yaratıcı hobilere ve neşeli eğlenceye zaman ayırmak, ruhunuzun o saf, sınır tanımayan kısmıyla yeniden bağlantı kurmanıza yardımcı olabilir.

İçinizdeki çocuğu iyileştirmek, tıpkı tasasız bir çocukken yaptığınız gibi, kendinizi koşulsuz olarak kabul etme sürecidir. Kendini yargılamayı ve mükemmeliyetçiliği bırakın. Sevgiye, bağlantıya ve neşeye layık olduğunuzu kabul edin.

Daha çocuksu nitelikleri benimsedikçe, günlük yaşamınızın muhtemelen daha fazla kahkaha, ilham ve şükranla dolu olduğunu göreceksiniz. Çocuklarla etkileşim kurmak aynı zamanda gençlik ruhunuzu uyandırmanıza da yardımcı olabilir. Baloncuk şişirmenin, parmak boyamanın veya parkta oynamanın basit zevklerini keşfedin. Birkaç dakikalığına da olsa yetişkinliğin endişelerinden kurtulun.

İçinizdeki çocuğun ilerlemesini sağlamak için her hafta oyun ve yaratıcılığa zaman ayırın. Olumsuz haberleri tüketmeyi sınırlayın ve bunun yerine doğada, sanatta ve dostluklarda tatmin arayın. Hayata merakla, mevcudiyetle ve açık bir kalple yaklaşın. İçinizde çocuksu bir mucize deposu barındırıyorsunuz. Onunla yeniden bağlantı kurun ve dünyanızın dönüşümünü izleyin.

0 0 Puanlar
Yazıya Yıldız Vermek İster misiniz?
Abonelik
Bildir
guest

0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm Yorumları Göster...
0
Düşünceleriniz Bizim İçin Çok Önemli... Yorum Yazmak İster misiniz?x